3 Eylül 2011 Cumartesi

Eylül

Eylül’ü sevmem. Sevenlerin neden sevdiğini bir türlü anlamam. Nesini seviyorsunuz Eylül’ün? Seversem bir tek hava soğuduğu için severim.
Eylül’ü sevmem. Eylül de beni sevmez zaten. Sevmesi de gerekmez. Birbirimizle iyi geçinemiyoruz Eylül’le. Eylül hep içimi karartıyor. Sevmiyorum.
Affet beni Eylül. Seni bir Nisan kadar ya da Haziran kadar sevemedim. Sen bana iyi davransaydın belki de bunlar olmazdı. Eylül bana hep kötü geldi.
Eylül, Ocak ayıyla bir bağın var mı? Ya da Mayıs’la… 1 Mayıs hariç canım. Mayıs’ın diğer günleri aynı Ocak ve Eylül gibi. Neden kör kurşunların can almasına izin verdin Eylül? Neden karanlığa sürükledin bizi? Neden, neden, neden?
Neden sorusunu çok sorarım Eylül. “Neden?” sorusunu hayatından insan nasıl çıkarır ki? Ben çıkaramıyorum. Eylül, keşke iyi davransaydın.
Ocak, sıra sana da gelecek. Bekle sen. Hele bir bekle Ocak… O zaman göreceksin gününü. Şimdi Eylül’deyiz ama.
Ah be Eylül. Seninle bir gün rakı masasına oturup uzunca boylu dertleşmek istiyorum. O katilleri koynuna alırken hiç mi miden bulanmadı? Eylül güzel bir isim; ama sen beni aldattın Eylül. Beni iğrenç katillerle aldattın. Oysa benim de gözümde güzel bir ay olabilirdin. Değilsin Eylül. Seni sevmiyorum.
Bir gün senden intikam alınacak Eylül. Bekle bizi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yapıştır!