13 Haziran 2012 Çarşamba

Alınan kararlar üzerine diyalektik çözüm.


Şiirsel analizin ötesinde, kalıplaşmış gerçeklere bir tekme atma zamanı geldi. Doğru ama kime göre doğru. Karşımdakine göre mi? Hayır, benim doğrularım olacak bundan sonra. Ama nasıl? Kendi doğrularımı nasıl bileceğim? Nasıl bilecek insanlar onlardan kaçtığımı? Nasıl anlayacaklar benim de birisi olduğumu? Sorarım size nasıl? Ben artık rakı şişesindeki balık değil, bira şişesindeki plankton olma yolundayım. Ben sana Brautigan diyorum, sen bana Spinoza. Karşıtların birliği? Tamam benim de diyalektiğe saygım var. Hatta diyalektik bir insanım. Tez-antitez-sentez olayına ben de inanıyorum; ama her yanlışın bir doğruyu götürdüğü şu hayatta ben yanlış tercihlerimden neden korkuyorum? Hata yapmaktan neden korkuyorum? Yanlış insan mı? Bilemiyorum. Ama şunu biliyorum, eğer bu hayatı yaşayacak olan bensem(birinin kuklası olduğumu düşünmezsek tabii) benim kararlarım geçerli olmalı. “Canım yorgun görünüyorsun, anlat ne oldu?” değil, “Anlatmak ister misin” ile yaşamak istiyorum. Sanki birisi bana “Anlat!” deyince, zorla konuşturuluyormuşum gibi geliyor. 
Akşam yemeği menüsü:
Bir parça ekmek
Ciğer sote
Aspirin
Antibiyotik
4-5 dal sigara. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yapıştır!