21 Kasım 2012 Çarşamba


Bundan üç-dört sene önce bir gece yarısı arkadaşımla beraber başka bir arkadaşımızın evinde yemeğe davetliydik. Ortak arkadaşımız kız bu arada. Biz işte gittik gitmesine de, ikimiz de bu kıza yanığız. Ben onun yanık olduğunu biliyorum, o benim yanık olduğumu bilmiyor. Garip bir hâl yani. Zaten ben senelerdir hep içimde sakladım kimi sevdiysem. Dışavurumsal sevda yaşayamadım.
Neyse yemek gayet hoş, eğlendik. Yemek bitti. Biz arkadaşla çıktık. Bu arada kız da arkadaşımı seviyor. Yani nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça. Gittik bir tekel büfeden bira aldık. Arkadaşım içmedi. O aralar fazla içmezdi, şimdi benden çok içiyor şerefsiz. Neyse ben bir ara buna söyleyecek gibi oldum, vazgeçtim. Sonra o gitti. Ben baya oturdum orada tek başıma düşündüm ne bok yesem diye. Atsam atılmaz satsan satılmaz. 
Sonra o kızla arkadaşım sevgili oldular. Bir kaç ay çıkıp ayrıldılar. Siktiriboktan bir ilişki yaşadılar. Öyle ahım şahım bir kız değildi, ama ben de bir Corc Kuluni değildim. 
Bunu niye anlattım şuan bilmiyorum. Belki de mâzide tamamlanmamış mesele kalmasın diye herhalde. Yani her şey olup bittikten dört sene sonra sigara içmeme ramak kalmış bir hâldeyken anlatmak garip geldi. 
iyi akşamlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yapıştır!