22 Ağustos 2014 Cuma

biraz ordan biraz burdan, hayata giriş 101

PERDE 1
Sahne 1
Yer: Arkadaş Evinin Balkonu
Oyuncular:

  • Esas oğlan
  • Esas oğlanın arkadaşı
  • Esas oğlanın arkadaşının kardeşi
  • Esas oğlanın arkadaşının kardeşinin arkadaşı
Dekor: İki bilgisayar, iki küllük, dört bardak, bir kanepe, sürgülü cam kapı, birkaç saksı çiçek.

ESAS OĞLAN:(girer, etrafa bakınır)Ne yani şimdi sen gene mi ayrıldın Tuğba'dan?
ESAS OĞLANIN ARKADAŞI: Evet(başını batan güneşe doğru çevirir) ve hiç bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.
ESAS OĞLANIN ARKADAŞININ KARDEŞİ: Dangalaksın abi.
ESAS OĞLANIN ARKADAŞI: Kes lan sensin dangalak. Kola doldur.
ESAS OĞLAN: Hakikaten dangalaksın. Ya da değilsindir, ne yaptığını biliyorsundur. Öyle umuyorum. Ulan zaten lisede ne kadar hoşlandığım kız varsa hepsiyle çıktın. Yok yok! Sen kesin dangalaksın.
ESAS OĞLANIN ARKADAŞI:(piç sırıtışıyla) O senin salaklığın kardeşim. Biraz hızlı olacaksın bu işlerde.
ESAS OĞLAN: Siktir len!

sahne değişir

ESAS OĞLAN: Uyudular mı lan?
ESAS OĞLANIN ARKADAŞININ KARDEŞİNİN ARKADAŞI: He ya abi uyudular.
ESAS OĞLAN: Ulan adam evine çağırdı, ama uyuyor. Olur mu lan böyle?
ESAS OĞLANIN ARKADAŞININ KARDEŞİNİN ARKADAŞI: Haklısın abi. Olmaz.
ESAS OĞLAN: Olm sen de sürekli beni onaylama ihtiyacı hissetme, haksız olunca haksızsın de. Dik dur, kimseye abicilik yapma.

sahne kararır...

Sahne 2
Yer: Hastane
Oyuncular:

  • Esas oğlan
  • Esas oğlanın babası
Dekor: İki koltuk, bir klima.

(sessizce beklerler. esas oğlan bu sessizlikten korkar, olmak istediği yer burası değildir. kendini olaya vermekte zorlanır. kafası bulanır, başı döner. konuşmazlar. ortalık o kadar sessizdir ki oğlan kendi kalp atış sesini duymaya başlar. gözleri kararır, kafası babasının omzuna düşer. uyuklar)

perde iner, sahne biter. 10 dakika ara ki bulasın...

PERDE 2
Sahne 1
Yer: Kabristan
Oyuncular:

  • Esas oğlan
  • Akrabalar
  • İmam
  • Kabristan görevlileri
Dekor: Bir tabut, bir kazma, iki kürek. iki metre uzunluğa bir metre genişlik standart bir mezar, birkaç parça gözyaşı.

İMAM: ...Bilhassa Allah rızası için el-fatiha...
sessizlik...
daha çok sessizlik...
ESAS OĞLAN: Hastane sessizliği mi daha zor, kabristan sessizliği mi? Yoksa ikisi birbiriyle karşılaştırılmayacak derecede büyük şeyler mi? Ne zaman bulunacak bu sessizliklere çare?
AKRABALAR:(kimi bağıra bağıra, kimi sessizce ağlaşır)
KABRİSTAN GÖREVLİSİ 1: He ya, devlet zam yapacak diyorlar bizim işe ama ne zaman olur Allah bilir.
KABRİSTAN GÖREVLİSİ 2: O işi unut dayıoğlu, devlet ne zaman zam yaptı ki şimdi yapsın. Geçicen o işleri.
ESAS OĞLAN: Anladım. Zam yapılınca bulunacak o çare...

sahne kararır

Sahne 2, Son Sahne
Yer: Yatak odası
Oyuncular:

  • Esas oğlan
Dekor: Yatak, çarşaf, çarşafa sıkışmış aşk, yastık, pike.

esas oğlan kabusundan terlemiş olarak uyanır, etrafına bakınır. karanlık... geri yatıp pikesine daha sıkı sarılır. esas kızın ellerini öperken uyuyakalır...

14 Ağustos 2014 Perşembe

ayrı kalınan zamanlara bir sevda güzellemesi(yarı fazlı senkronize uyak)

olduğu kadar, olmadığından fazla
ne olur sanki bir deniz
dökülmek istese ırmağa?
olası bir savaş anında
yahut bir çatışmada
aman canım
hadi en olmadı bir kavgada
yanında olduğundan daha mı sıcak olur
elimdeki izi kalmış yara?

gel biz seninle kıyıda köşede kalmış elementleri didikleyelim
kar yağsın, güneş açsın, yağmur yağsın, sıcak olsun
her mevsimi yaşayalım da, ömr-ü baharımızda
olduğu kadar, olmadığından fazla.

olmak, oldurmak, olmamak.
sunmak, sundurmak, sunmamak.
tek göz bir pencere, orada, allahıma orada!
bir bahçe, serin, ıslak.
ellerin, yumuşak, sıcak, şefkat
ellerim, ellerine yakışan.
yatak yatak yatak...

geceye ve gün doğumuyla
bir kupa kahve
iki dal sigarayla yanında
ve gün doğumuyla, bundan bahsetmiş miydim?
ve gün doğumuyla, dido ve kartaca
kartaca! ey kartaca! elissa!
ve gün doğumuyla, sen
geceye durmuş ömrüme
iskenderiye feneri etkisiyle gelmiş olan
ares'ten kaçarken sığındığım artemis
tarih içinde isim değiştirmişim
kekik yaprağım, safran çiçeği kokulum
ömrüme en güzel şekilde giren, sen
evet sen, sana, senin için kelimelerim
tam kararında katılmış demli çayım
darjeeling'e düşen yıldırım
babil'e yolu düşen iyiliğim
semerkand'ı tavaf eden softam
kartaca! iskenderiye! semerkand! isfahan!
şam kervanlarında rastladığım
mezopotamya'nın kurak topraklarında
bir osmanlı karakolu önünde gördüğüm
boynumdaki istemediğim zincire konan kırlangıcım
yârim, yârenim
hepsi sana.

denize dökülen bir ırmak göster bana
keçiye tırmanan bir ağaç ya da
hadi hiç olmadı deveye bağlanmış bir hurma

hiçbirinin önemi kalmıyor aslında
sana sarılınca, duyunca, yorulunca.

12 Ağustos 2014 Salı

O captain! My captain!




















"o captain! my captain! our fearful trip is done,
the ship has weathered every rack, the prize we sought is won,
the port is near, the bells i hear, the people all exulting,
while follow eyes the steady keel, the vessel grim and daring;
but o heart! heart! heart!
o the bleeding drops of red, 
where on the deck my captain lies,
fallen cold and dead." ~walt whitman

ey kaptan! canım kaptanım! korkulu yolculuğumuz sona erdi 
bütün tehlikeleri atlattı gemi, kavuştuk isteğimize kavuştuk, 
liman şuracıkta, bak, çan sesleri geliyor, sevinç içinde halkımız, 
gözler dümdüz ilerleyen teknemizde, teknemiz gururlu, korkusuz; 
ama ey yürek! yürek! yürek! 
ey kanayan kırmızı damlalar, 
orada- güvertede kaptanım yatıyor, 
buz gibi olmuş, ölmüş. 

Tüm ölü ozanlarla beraber... Işıklara yolun olsun kaptanımız.