14 Ağustos 2014 Perşembe

ayrı kalınan zamanlara bir sevda güzellemesi(yarı fazlı senkronize uyak)

olduğu kadar, olmadığından fazla
ne olur sanki bir deniz
dökülmek istese ırmağa?
olası bir savaş anında
yahut bir çatışmada
aman canım
hadi en olmadı bir kavgada
yanında olduğundan daha mı sıcak olur
elimdeki izi kalmış yara?

gel biz seninle kıyıda köşede kalmış elementleri didikleyelim
kar yağsın, güneş açsın, yağmur yağsın, sıcak olsun
her mevsimi yaşayalım da, ömr-ü baharımızda
olduğu kadar, olmadığından fazla.

olmak, oldurmak, olmamak.
sunmak, sundurmak, sunmamak.
tek göz bir pencere, orada, allahıma orada!
bir bahçe, serin, ıslak.
ellerin, yumuşak, sıcak, şefkat
ellerim, ellerine yakışan.
yatak yatak yatak...

geceye ve gün doğumuyla
bir kupa kahve
iki dal sigarayla yanında
ve gün doğumuyla, bundan bahsetmiş miydim?
ve gün doğumuyla, dido ve kartaca
kartaca! ey kartaca! elissa!
ve gün doğumuyla, sen
geceye durmuş ömrüme
iskenderiye feneri etkisiyle gelmiş olan
ares'ten kaçarken sığındığım artemis
tarih içinde isim değiştirmişim
kekik yaprağım, safran çiçeği kokulum
ömrüme en güzel şekilde giren, sen
evet sen, sana, senin için kelimelerim
tam kararında katılmış demli çayım
darjeeling'e düşen yıldırım
babil'e yolu düşen iyiliğim
semerkand'ı tavaf eden softam
kartaca! iskenderiye! semerkand! isfahan!
şam kervanlarında rastladığım
mezopotamya'nın kurak topraklarında
bir osmanlı karakolu önünde gördüğüm
boynumdaki istemediğim zincire konan kırlangıcım
yârim, yârenim
hepsi sana.

denize dökülen bir ırmak göster bana
keçiye tırmanan bir ağaç ya da
hadi hiç olmadı deveye bağlanmış bir hurma

hiçbirinin önemi kalmıyor aslında
sana sarılınca, duyunca, yorulunca.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yapıştır!