25 Ocak 2017 Çarşamba

Bomboş drama, ucuz romantizm, kalıplaşmış cümleler. Dışına çıkınca atılan onaylamaz bakışlar. Kilden yapılmış bir heykel.

8 Ocak 2017 Pazar

krem rengi hırkalara, o hırkalardan yapılan evlere, nar ayıklamaya, soğuktan burnumun üşümesine, pazar sabahlarının sürpriz güneşlerine, aniden çıkıp gelen arkadaşlara, beklenmedik kapı çalışlarına, bir kedinin gelip bana sürtünmesine, yaşamaya, kırmızı kazaklara, genel olarak kazaklara, balıkçı beresine, uzun ceketlere, gömleklere, battaniyelere, umudu kalmayan birine umut aşılamaya, yürümeyi tekrar öğrenmeye, kalbe, tütüne, yaraya, denize, balığa, rakıya, uzun sohbetlere, ani kararlara, sırtımdaki ağrıya, göğsümün orta yerindeki yangına, kitaplara ve kalemime inanıyorum.

ve elbette kırmızı kar yağacağına inanıyorum.

5 Ocak 2017 Perşembe

"kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi,
üşüyorsun
unutma dostumsun sen,
neredeysen orada ölmek isterim..."

4 Ocak 2017 Çarşamba

''İşte ben, bu alışkanlıklarından biri olmak istemem. Senin düzenle olan bağlarından biri. Sabahki diş fırçan, ya da kolunun altına sürdüğün deodorant, ya da yumurtalı şampuan olmak istemem. Bunların günlük mutluluğunda, rahatlığında belki sadece ufak bir payları var. İşte ben bu gündelik mutluluğun daha büyük bir payı olmak istemem. Yani daha rahat olman, korkmaman için örneğin, destek olamam sana. Düzenle bütün bağlarını koparabildiğin zaman, ki bu cesaret ister, bu cesareti gösterebildikten sonra zaten karanlıktan korkmayan biri olursun. O zaman yine beni seversen, bu sevgi kabulümdür. Tamam mı?'' ~Sevgi Soysal, Yenişehir'de Bir Öğle Vakti