10 Şubat 2015 Salı

Olması gerektiği gibi

"Nasıl olur?" diye sorar kadın doktora "Nasıl? Nerede?" Işık almaz bir koridordadırlar ve içerisi formol kokmaktadır. İçerisi giderek loş ve boğucu olmaya başlar. Başlarının üzerinde florasan lamba titrer. Olduğunca hızlı şekilde konuşmayı bitirip çıkma niyetindedir kadın. Üzgündür, üzüntüsünü ilk yaz ağaçlarının çiçeklerinin altında yaşamak ister. Bilir ki kiraz ağaçları çiçek açtıysa bu üzücü bir olaydır Japonya'da. Hayat durur, sırf ağaçların çiçeklenmesi için koskoca ülkede hayat durur. Çiçekler dökülmeye başladığında durum daha da vahim bir hâl alır. Artık bir sene boyunca çiçek vermeyecektir ağaçlar ve şehirler bir daha sıcacık pembeliğini yitirecektir. Yıllar önceki Japonya seyahatinden hatırlar kadın bunu. Doktor, kadının sorusunu havada bırakır. Kadın koşarak çıkar dışarı. Ciğerleri formol yerine oksijeni mutlulukla kabul eder. İşler çığrından çıkar bu noktada. Ağacın altındaki piknik masasında otururken kadının elinin kenarına beyazlı pembeli bir taç yaprak düşer. Ağlamak çare değildir, fakat engellenebilir bir şey de değildir hazırlıksız yakalandığında. Ama kim hazırlıklıdır ki ağlamaya? Umut engel olur buna. Olması gerektiği gibi. Yasalar böyle söylediği için. Evrenin emrettiği gibi. An'a hükmetmeye çalışmak zor iştir. Zamana kim hükmedebilir ki? Mükemmel bir kitaba giriş cümlesi sayılabilir bu. Kaygan zeminlerde yaşanan ayakta kalma çabasına ağlamaya karşı direnç denebilir. Başarabilenler ya bir yere tutunuyordur ya da kaygan zeminde bile değildir. Olması gerektiği gibi. Çürük yumurta kokusu gelir kadının burnuna. Burnu isyan eder, midesi isyan eder, beyni, gözleri, kasları isyan eder. İsyan, karşılığını safra olarak bulur. Ekşi, kötü. Ağacın dibine bırakır safrasını. Etraftan geçen birkaç densiz "çıkçık"lar. Densizlere nerede ne yapacaklarını söyleyemezsin. Bu yüzden densizdirler. Yersiz şakalar, yersiz tepkiler... Olması gerektiği gibi. Her şey yerli yerinde. Oynattığın zaman denge bozuluyor. Dengeyi sağlayabilmek iste ustalık işi. Gemiyi karaya oturtmamak gibi. Kadın tüm bunların farkına vardığında iş işten geçmiş olacak. On tane menekşesi, sırtında hırkası ile balkonunda kırışmış ellerini okşarken farkına varacak. Olması gerektiği gibi. Zamana kimse hükmedemez.