9 Ağustos 2012 Perşembe


Sonra zaman geçti. Çok zaman geçti hatta hatırlamakta güçlük çekeceğim kadar çok belki. Gitmeden önce bir şeyler söylemeye çalışmıştı her zamanki gibi becerememişti. Bazen böyledir. İnsan ne diyeceğini bilemez. Belki de oturulan mekanın duvarında yazan Tezer Özlü alıntısını okumaya çalıştı ne bileyim ben.
“Bitmesi gerek, bitiyor.”
“Bitirmek istiyorsun, o yüzden bitiyor.”
“İşte bu da bitmesine bir sebep.”
“Hayır! Bu senin şahsi isteğin.”
Sonra içimden bir şeyler koptu. Ne olduğunu bilmiyorum. Bazen böyledir bir eşyanın tek bir vidası bile çıksa tekler. Ben de tekledim. Ne olduğunu anlamadım. İnsanlar anlamaz. İnsanlar anlamak istemez. Sonra ben onu bir gece yarısı aradım. Sanırım zamanın geçtiğinden bahsetmiştim.
“Beni gerçekten unuttun mu?”
“Seni hiç sevmedim.”
“Sevdin mi diye sormadım! Sevmesen de olurdu.”
Bir şey söylemeden kapattı. Sonra bir kaç gece sonra terbiye süzgecinden geçirilmiş mesajlar geldi telefonuma. Cevap vermeseydi, onun gözünde sıfır olduğumu düşünmeye başlardım. Ama küfür bile etse, bana cevap veriyordu. Zamanın geçtiğini gene yinelemek istiyorum. Aforizma çabasına girmiştim o zamanlar. Aforizma üretiyordum sürekli. Anlamlı olması gerekmiyordu. Kesin yargı bildirince insanlar onu kabulleniyordu hemen. Hem zaten, çok okunan bir yazar da değildim.
Sonra tekrar zaman geçti. Bir gece yarısı sarhoş olup kapısına dayandım. Sevgilisi açtı kapıyı. Onunla görüşmek istediğimi söyleyince kapıyı suratıma kapadı. Eve nasıl gittim bilmiyorum. Bir kaç gün sonra ise sürekli gittiğim yere gitmek için evden çıkarken suratıma patlayan yumrukla sanki afyonum da patladı. Ardı ardına tekmeler, yumruklar… Arada tek tük “Peşini bırak o kızın” sesleri geldi. O an anladım bir daha olmayacağını. İnsanoğlu dayak yemeden akıllanmak istemiyor. Onu gülerken görmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Belki beni böyle gözüm ayrı yerde, burnum ayrı yerde görse gülerdi.
Şunu anladım, en çok ses tonu güzel olan kadınlar gidiyorlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yapıştır!