1 Ağustos 2012 Çarşamba

Filtreli Dertlere Gark Olmak


Hücrelerine kadar hüzne battığın anlar vardır. Aramana gerek yok, o gelir seni bulur. İlk reddedildiğim gün hücrelerime kadar hüzne batmıştım. Uyuyunca geçer dediler, uyudum geçmedi. Daha da çoğaldı. Mutsuz insanın en mutlu anı uykuya daldığı anmış. Ben demiyorum, Schopenhauer diyor. Sonra bir sabah uyandığımda terbiye süzgecinden geçirilmiş, kırıcı sözler içeren mesajlar vardı telefonuma. Reddeden bir insan neden böyle yapar diye düşündüm. Acaba kadınlar, kendilerinin peşinden koşulmasını mı seviyordu? Evden çıkmadan annem seslendi.
“Neyin var senin?”
“Hiçbir şey, sorun da bu. Ne olsun?”
“Kahvaltı bile etmedin Cemal.”
“Bu sabah kahvaltı etmek istemiyorum anne.”
Kapıyı kapatırken “Sevdadandır.” dedi gibime geldi. Belki de yanıldım, belki de uydurdum, belki de duymak istediğim oydu. O an birisi beni anlayacaksa, annem olmalıydı. Abim uzaktaydı o olsaydı anlardı. Belki de o an sadece abime ihtiyacım vardı. Hırkamı toparladım, omzumdan düşüyordu. Nemli sokakları arşınladım tek başıma. Fark etmeden Sahrayıcedid’den Göktürk’e geçmişim. Bağdat Caddesi’ne inen uzunca bir caddeden geçerken bir banka oturdum. Caddeye inmek istemiyordum, kalabalık olur. Kalabalığı sevmem. O an öyle bir andı ki, bankta onun yanına oturduğumu fark etmedim bile.
“Leyla?”
“Peşimi bırakmayacak mısın sen? Musallat herif!”
“Dur iki dakika dinle beni.”
“Dinlemek istemiyorum Cemal! Siktir git!”
Hışımla kalkıp gitti. Gene hüzne battım hücrelerime kadar. Ne kadar oturdum orada bilmiyorum. Yağmur yağdı, ıslandım. Hırkam ağırlaştı, omuzlarım çöktü. Girdiğim ilk marketten sigara ve kibrit alıp sigaraya başladım. Eve gittim. Annem açtı kapıyı.
“Oğlum neredeydin?”
“Teyzemlere gittim anne, selamı var.”
Odama gittim, kapıyı kilitledim. Pencereyi sonuna kadar açtım. Şubat rüzgarı odamı doldurdu. Bir sigara yaktım. İçerden konuşmalar geliyordu. Dinledim.
“Nermin neredeymiş Cemal?”
“Teyzemlere gittim dedi İsmet Bey.”
“Bu çocukta bir haller var.”
“Sevdadandır İsmet Bey, bilirsin. Sana çekmiş işte. Sizin ailede genetik bu.”
“Hadi hadi çok konuşma. Karnım acıktı sofrayı kur.” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yapıştır!